22 Ağustos 2009 Cumartesi

Christoph Waltz


Dün izlediğim Inglourious Basterds'in en iyisiydi. Mimikleri, histerik hareketleri, konuştuğu 4 dille sırıtmadan aynı hissi vermesiyle resmen parlattı filmi. Zaten Cannes film festivalinin jürisi de aynı şeyi düşünmüş olacak ki 2009 ödüllerinde en iyi aktör ödülünü vermişler.

Filme pek değinmeyeceğim, kısaca aradığımı bulamadım diyebilirim, ama sadece bu performansı bile izlemek büyük bir kazançtır bence. Ayrıca Melanie laurent'i de işaret edelim, o da filmin güzel yönlerinden biriydi.

53 yaşında ve Avusturya'lı olan Waltz 30 yılı aşkın bir süredir bu piyasanın içindeymiş. Genellikle Alman Televizyon projelerinde oynayan bu aktörü bulup böyle kullanmak da takdire şayan, o yüzden burada Tarantino'nun hakkını da yememek lazım.

17 Ağustos 2009 Pazartesi

Elif lam mim

Marlene hanım bizi mimlemiş. Bu vesileyle mim dünyasına da girdik bakalım, sonumuz hayırlı olsun inşallah:)

İşte çok merak edilen sorular

1- Bloguna neden bu adı verdin?

Sene 2000. O zaman depresyon meraklısı bir ergenim, nerede içimi acıtacak bi grup bulsam dinliyorum. Yine öyle bi grup ararken JJ72 adlı, şu an dağılmış olan irlandalı gruba rastlıyorum ve çok seviyorum. October Swimmer da onların en sevilen şarkılarından. "Şarkıyı seviyorum öyleyse neden nick yapmıyorum" diyorum ve sözlük vs. her ortamda nickim oluyor. Blog da bundan nasibini alıyor tabi.

2- Blog yazarken star tribiyle istediğin, olmazsa olmaz dediğin şeyler var mı?

Var. Mesela ayrı tuvalet ve soyunma odası istiyorum dksaldk. Yok öyle şeyler ya. Sadece müzikle beraber yazamıyorum, onu biliyorum. Ha bir de kış olsun, iş güç bol olsun. o zaman daha iyi yazılıyor.

3- En son satın aldığın garip şey.

Yani garip statüsüne falan girmez de, en son aldığım ve olağan dışı şey mor renkli galatasaray formasıdır herhalde. Şöyle bi düzenimi oturtayım neler neler alacağım var ya!

4- Şeker gibi olduğun anlar.

Bunu ben bilemem ama geçen gün Yiğit ve Nefize sarhoşken şeker gibi olduğumu söylediler. Öyle olsun.

5- "Arkadaşım artık sormayın şunları" dediğin şeyler?

Eskiden Ne doktoru olacaksın şimdi sen? sorusu sinir bozardı, şimdi kapı gibi cevabım var:) Onun dışında "Gerçekten Diyarbakırlı mısın?", "Oha kaç yaşındasın ki sen?" gibi sorular. Aslında sorun lan, ne olacak?

6- Seks'in sendeki rengi?

Oha bu ne biçim soru:) valla kırmızıdır herhalde.

7- Aynaya bakınca gördüğün?

Valla nasıl bir ruh haline bağlı olduğuma göre değişiyor o. Bazen çok süperim, bazen tahammül sınırlarını zorlarım. Aşağı yukarı her insan ne görüyorsa o.

8- "Kendini okutan blog" dediğin?

Bu konuda marka olmuş üç tane futbol blog var onlar. Eşin dostun blogları var. Bir iki tane arkadaşın arkadaşının blogları var. Kendini okutmayanlar ise böyle wikipedia'dan falan birşeyler okuyup bunu süslü dilleriyle yazan insanların blogları. Ne mantığı var ki?

9- Bu blog sahibi/sahibesiyle karşılaşabileceğin yerler.

İzmir insanı olduğumdan şehir dışı menşei olanlarla karşılaşamam. Diğerleri eş dost zaten, Karşıyaka tarafında daha yoğunlar, bunun yanında alsancak'ın o çok sevdiğim üç ara sokağında hepsini bulursunuz.

Mimlenenler: spark, postanakronist, leylak şarabı. bu üçü yazsın yeter.

11 Ağustos 2009 Salı

Akşamdan Kalmayken

http://www.kaliteliresimler.com/data/media/1657/yol_manzarasi_2_2.jpg
...Otobüs yolculuğu yapmayın.
October swimmer, 11-08-2009, 11:14, Aydın-İzmir arasında bir otobüs'te

Not: Tatil güzel de, şu geri dönüş olmasa...

8 Ağustos 2009 Cumartesi

Yalnız Seyahat Etmek

http://www.resim-galerisi.com/data/media/56/Tatil_Merkezi.jpg
...Çoğu zaman can sıkıcıdır
October Swimmer,8 ağustos 2009 17:15, Muğla- Marmaris arasında bir otobüste...

3 Ağustos 2009 Pazartesi

Mecburi Hizmet Günlükleri 2: Son

http://www.brandspankingnew.net/img/headers/the_end.jpg

İkinci postumuzla günlüğümüze son vermiş bulunduk:) E rutine bağlayınca pek bir şey olmadı yazacak. Daha önce de bahsettiğim gibi oldukça sedanter bir mecburi hizmet hayatım oldu. Çalıştığım yer itibariyle çok hasta bakmadım, sağlık ocağında olduğumdan nöbet tutmadım. Şöyle ki çalıştığım 70 küsür günde 200 civarı hasta baktım sadece, ki acilde çalışan arkadaşlar bilir, acil servislerde bir hekim bir gecede o kadar hasta bakıyor.

Başka ne mi yaptım? 6 bin kilometre yol yaptım, bol bol kebap, lahmacun, künefe üçlemesiyle haşır neşir oldum, can sıkıntısından kanser çabası sayılabilecek sayıda nargile içtim. Eski günleri yad ettim, eski arkadaşlarla görüştüm, Diyarbakır'da eski sokakları gezdim, iki tane güzel dostumu ağırladım, onları gezdirdim, bütün akrabalarımla bir kaç yıl yetecek kadar görüştüm. Ve çarşamba İzmir'e dönüyorum. Çarşamba öğleden sonra iki gibi İzmir semalarında olacağım, gelin demiyorum, ama gelecekseniz de hayır demem. Şunun şurasında Elano'dan ne farkımız var:))

Okuduklarınızdan anladığınız üzere keyfim yerinde, çünkü ilişiğimi keserken sorun yaşamadım. Oldukça korkmama rağmen sağolsunlar il sağlık müdürlüğü ilişik kesmemi oldukça kolaylaştırdı(ki beni bekletmelerinden korkuyordum). Şimdi, İzmir'de işe başlamak için 15 gün sürem var ve bir tatili hakettiğimi düşünüyorum. Tavsiyesi olan?