**Aslında yeni yazı projelerim var, onlardan önce uzun süredir yapmadığım bu güncellemeleri yapıyorum.
**TUS'a bugün itibariyle 37 gün kaldı. Zamanın bu kadar çabuk geçtiğine inanamıyorum. Zaman çabuk geçti diyorum da, "aaa keşke biraz daha olsa daha çok çalışsam" amaçlı bir serzenişte değilim. Daha fazla çalışabileceğimi sanmıyorum. TUS'la ilgili seçtiğim yolda üzerime düşeni fazlasıyla yaptım. 13 Nisan sabahı herşey yolunda gitmemiş olursa, sorulacak soru: "Acaba daha fazla nasıl çalışabilirdim?" olmayacak; "Acaba neleri farklı yapmam gerekiyor?" olacak. Yani seçtiğim yolu değiştirmem gerekecek, başarısızlık durumunda.
**TUS demişken 18 Mart'tan sonra TUS Kampı amacıyla Ankara'ya gidiyorum. Üç haftadan fazla orada kalacağım. Kamptan sonra TUS'a girip 13 Nisan'da İzmir'e geri dönüyorum. Bu demek oluyor ki, zaten 2009'a girmemizle beraber boşladığım bloguma, bu tarihler arası yazamayacağım. Nisan sonrası tam gaz devam edecek yazılar. "Kamp'ta neler oldu? İyi bir netice sonrası, olası tercih senaryoları, mecburi hizmet günlükleri... Hepsi sadece ama sadece octoberswimmer.blogspot.com'da olacak :)"
**Bugün yine klasik The Beatles açmazımı yaşadım. Sgt. Pepper's lonely hearts club band albümüyle Abbey Road albümü hakkında, hangisinin benim favorim olduğuna dair karar veremiyorum. Abbey Road kafam karışık olduğunda daha ağır basıyor. Tek sebebi George Harrison faktörü. Here comes the sun ve Something gibi iki şaheserden bahsediyorum... zamanında haksızlık etmişler Harrison'a, Lennon ve McCartney.
**Damien Rice, Volcano'da: "This is nothing new, no no, just another phase of finding" diyor. Aynen böyle bir süreç geçiriyorum. Hayatım geri dönüşümsüz olarak değişmek üzere, ve ben bunu an be an hissediyorum. Bu yaz(ı)dan sonra hiç birşey eskisi gibi olmayacak. Büyüyorum ve bu yoldaki bir diğer checkpoint'i geçmek üzereyim.
**Alttaki yazılacaklar listesine "içimizdeki Anti-semitizm" konulu bir yazı yazmam gerektiğini hatırlatan bir not koymuşum. Son Gazze olaylarındaki ülkesel tepkimizi, ki son derece manipüle bir tepkiydi, Davos vakasını, cehaletin saadetini ısrarla yaşadığımız, darfur ve ırak'taki şiddete karşı "tarafsız" duruşumuzu ve hepsinin ucunun hafiften, bu ülkede İkinci Abdülhamit zamanında başlayıp ikinci dünya savaşı yıllarında filizlenen anti-semitist bilinçaltına bağlı olduğunu yazacaktım, ama hem bu tür konulara bu platformda girmek istemiyorum, hem de sözlükte aethewulf, ki tanımam etmem ama her yazdığının altına imzamı atarım, yazılacak herşeyi yazdığından vazgeçmiş bulunuyorum.
2 yorum:
özletiyon yazılarını.
seni de özledim sadece yazılarını değil.
Yorum Gönder