24 Nisan 2009 Cuma

Yalnızlığın geçici huzuru


Yalnızlık, eğer yanındakinden daha çekici geliyorsa, yalnız olma vakti gelmiştir. Garip bir afyon... Geçici huzuruyla kandırıyor, kendisine çekiyor. Sevdiriyor kendini, müptelası ediyor. İlişkilere uğurlarken de kulağıma usulca eğilip: "Fazla açma arayı, yine gel" diyor. Hep gidiyorum.

Kimisi kabullenemez onu, en büyük çiledir kendiyle başbaşa kalmak. Onlar, en kötü ilişkinin bile hiç bir ilişki olmamasından daha iyi olduğunu düşünür ve kendilerini mutsuz olmadıkları kollara atarlar. Halbuki yalnızlık şevkatlidir, kötü bir sevgili gibi üzmüş olmak için üzmez de.

Sadıktır, hep terkedersiniz onu, ama o hep yolunuzu gözler. Geri döndüğünüzde, sizi kabul etmek için şartları veya vermenizi beklediği tavizleri yoktur, soru bile sormadan sarmalar sizi. Yeriniz her zaman hazırdır, yastığınız soğumamıştır bile. Hele bir de zamanında onunla uzun bir ilişkiniz olduysa alışması daha kolaydır. Hemen eviniz haline gelir yalnızlıkland.

Yalnızlıkland'da eğlence hiç bir zaman bitmez, tek kriter canınızın istemesidir. Planları yalnızlıkla beraber yaparsınız, isterseniz olur, istemezseniz olmaz; evde oturursunuz. Sizinle aynı ilgi alanlarına sahiptir. Dizi izlersiniz, ekrana boş boş bakarsınız, yüzlerce kez çaldığınız şarkıyı bir daha çalarsınız.

Kıskanç değildir, sizin için en iyisini düşünür. Araya biri gireceği zaman en iyisini umar, ihtiyaç kalmadığında köşesine çekilir, zamanını bekler.

Korumacıdır. Mutlu değilseniz, kendisiyle geçirdiğiniz huzurlu zamanları hatırlatır, ama müdahale etmez, nasıl olsa doğru yolu kendiniz bulursunuz.

Güven verir, çünkü onunla ilişkiniz mutlu ve huzurludur ve uygunsuz işgalcilerin sizi alıp götürmesine izin vermez. Bu durumlardan kurtulmak için her zaman bir yol bulur. Siz de onun arkanızda olduğunu bilmenin verdiği güvenle doğru hamleleri yaparsınız.

Asla yalan söylemez ve arkanızdan iş çevirmez. Zaten yalan söylediğinde de anlarsınız, onu o kadar iyi tanırsınız ki belli eder hemen, kızarır. Affedersiniz.

Sessizdir, siz istemediğiniz zaman konuşmaz, konuştuğu zaman da gereğinden fazlasını söylemez. Sıkılmaya başladığınızı görünce hemen susar ama lafını unutmaz, siz istediğinizde devam eder.

Güç verir, çünkü onu bu kadar sevdiğinizi gören insanlar sizi üzemezler. Böyle bir seçeneğinizin olduğunu görmek, sizi üzme potansiyelinde olanları caydırır. Siz de bu gücün farkında hareket edersiniz.

Ama geçicidir. İlişkiniz uzayınca, ufaktan yine ayrılık saatinizin geldiğini hatırlatır. Bencil değildir, bu yüzden mutluluğunuz için sizi gönderir başkalarına. Bunu açık açık konuşmaz, kendisinin de istediğini söylemez. Öyle bir yapar ki, mutlu olmadığınızı ifade edip ayrılırsınız. Onu terkedersiniz, ama aslında o sizi terketmiştir. İdeal ayrılığı yaşatır, iki taraf da mutludur. Sonra siz bir sonraki ilişkinize gidersiniz, o da sizi bekleyeceği köşesine...

Hiç yorum yok: