Bu çok sevdiğiniz yalnızlıkland'de geçirdiğiniz zaman boyunca türlü sorumluluklardan kaçıp rahat bir hayat sürdüğünüzü sanıyor olabilirsiniz. Belki gerçekten öyle ama ne yazık ki uzayan yalnızlık periyodu sizi küntleştiriyor. Evet, küntleşiyoruz, donuklaşıyoruz. Aşk mevzusundaki melekelerimizi yitiriyoruz ve ne yazık ki romantik ilişkiler, 10 yıl yapmayınca da kaybolmayan bisiklet sürme yetisine benzemiyor. En basitinden birisine yaklaşmayı, ne konuşulacağını unutuyor insan. Nasıl yapılacağını unutuyor...
Bu yalnızlık süresi içinde hayatımıza elbette giren insanlar oluyor. Kimisinin hikayesi eskiden devam ettiği için eleme kriterlerinden muaf oluyor, kimisi ise o kadar tek kullanımlık oluyor ki kriterleri uygulamaya bile gerek olmuyor. Böyle zamanlarda da yalnızlıkland etkisini gösteriyor ve yaşadığınız her şeyi garipleştiriyor. Dokunduğunuz ten, paylaşılan aşkın bir parçası olmaktan çıkıyor, onun yerine sadece bir doku parçası oluyor. Adeta muayene eden bir doktor edasıyla dokunuruken pürüzsüz mü, yumuşak mı, sıcak mı diye kavramaya çalışıyorsunuz. Öptüğünüz dudaklar sizi heyecanlandıracağına, kuru mu, tuzlu mu, yumuşak mı diye merak ettiriyor. Aynı ritüeli onlarca kez gerçekleştirmiş olmanıza rağmen her hareketiniz, yanına bir soru işareti iliştirilmiş şekilde geliyor. Yani aşk yapmak bisiklet sürmeye benzemiyor.
Döngüyü kırmak, kapıyı aralamak, şans vermek lazım.
1 yorum:
verilen şansta bazen dogru olmayınca yine dönülüuor yalnızland'e sanırım kacış yok ordan
Yorum Gönder