Şimdi gelin canlar, kadın-erkek bir olup itiraf edelim, hepimiz yaptık bu olayı. Rahat olun buradan dışarı çıkmayacak, merak etmeyin. Çağımız itibariyle elimizde internet vardı, belki derslerimize yardımcı olsun(!) diye alınmıştı, belki de vizyon kazanmamız adına... Ama biz, gelişen sosyalleşme aparatlarını kullanarak hep beraber çığırdık testosteron türkülerini.
Testosteron türküsü dedik o kadar, sözlerini de yazalım tam olsun bari.
Aa sen de mi seviyorsun o filmi?
Ben o yönetmenin bütün filmlerini izledim
Bir gün çekeyim sana onları?
Chorus:
Vaay zevklerimiz aynıymış, Ne güzel değil mi?
Bir ara sana çektiğim DVD'leri vereyim, değil mi?
Aaa sen de mi seviyorsun o grubu
Bende diskografisi var
Bir gün çekeyim sana onları?
Chorus
Aaa o kitabı sen de mi sevdin?
Ben o yazarın bütün kitaplarını okudum.
Bir gün sana getireyim diğerlerini?
Chorus
Sözler bunlar. Şimdi Ey okur! Elini vicdanına koy da söyle. Hanginizin msn pencerenizde bu konuşmalar yaşanmadı ki? Bu arada yine belirtiyorum: İsim testosteron türküsüdür, doğrudur, ama bu türkünün sadece erkekler tarafından çığırıldığı anlamına gelmesin satırlarım. Sevgili karşı cinsteki okurlarım, siz de yaptınız bunları.
Bir de tabi Testosteron senfonisi var. Kimi çevrelerde adı "Sidik yarışı" olarak da geçiyor. İçeriğin testesteron türküsünden daha sofistike olmasından ötürü senfoni tabirinin daha uygun olduğunu düşünüyorum. Sofistike dedim değil mi?
Aslında sofistike falan değil. Burada amaç anlamsız cümleler kurarak sidik yarıştırmak. Genelde tema ise, aşk ve metafizik üzerine. Bu senfonide, msn penceresinde, gecenin bir yarısı birbirlerini etkilemek üzere uzun ve yabancı dillerden devşirme sözcüklerle döşeli cümleler kuran gençlerin konusu işleniyor. Hatta yeni kelime icatları da makbul.
Adaylarımız genellikle aşkın yanılgı olduğu tezini savunuyor. Bolca "içselleştirmek" kelimesi geçen cümlelerle, yaşadığımız aşkların aslında bize ait olmadığını, popüler kültür öğelerini içselleştirerek filmlerde ve kitaplardaki aşkları yaşadığımızı belirtiyorlar. Amaç en anlamsız cümleyi kurarak karşısındakine belli konularda boş olmadığını göstermek. Tabii senfoninin sonu bir tarafın pes etmesiyle geliyor.
Bu arada bir seferinde kendimin bile anlamadığı bir cümle kurup, karşımdakinden "yazdıkların çok güzel kesinlikle katılıyorum" cevabı aldığımı bilirim. Bu pes etmek değildir de nedir, a dostlar?
İşe yarıyor mu? Dürüstçe söylemek gerekirse mevcut düzen, yani blogger, facebook aşklarının gelişim algoritmasında testosteron türküsü ve senfonisinin yeri yadsınamazdır diyorum ve konuyu kapatıyorum.(dikkat edersen yadsınmak kelimesini kullandım, msn var mı?)
Fikir için Yiğit'in hakkını yiğite verelim
3 yorum:
yahu bana neden "oo sende office'in bütün sezonları var mı, bana da çeksene hacı" diye geliyorlar o zaman? Testosteronu yüksek olan taraf ben mi oluyorum anlamadım ki.
Bu arada bir ara sana çektiğim DVD'leri göndereyim, değil mi heheh. ama gel gör, sabah çıkarken yanıma almayı unuttum. Yani kargo şubesine gitmek için erken çıkıyor olmam bile bir çağrışım yapmadı. Pazartesi artık, kısfmet...
düşündüm de; sahibi olunan ortak zevklerden, bilgilerden falan bahsetmek belki evet en çok kullanılan taktik ama; hem dediğin gibi klişe kokan bi hareket, hem de "ortak" olan bişeylerden bahsetmenin uzun vadede bi yararı yok, bi gelecek de vadedemeyen bi diyalog bu.
sen futurama izledin mi?
evet izledim.
aa ben de.ne güzeldi di mi.
di.
ee?sonuç??
şimdi ortak şeylerden gereksizce uzun diyaloglar çıkartmaya yarayan "arkadaşlarımız" var zaten. bunun ne gibi bi yararı var?
şahsen bahsettiği 10 şeyden 9unu hiç duymadığım kişiyi tercih ederim. kısa vade bi ilişki de olsa, uzun vadeli düşünülüyo da olsa.
ve de tanışmak için, yazmak için falan kullanılmaz yahu bu ortak zevkler mevzu..kullanmasınlar yani,temenni:)
Bana en itici gelen şeydir bu durum. Karşımdakinin bana asi davranmasını isterim ben. Zevklerimiz farklı olsun ki bir şeyler öğreneyim ondan. Yoksa ben zaten kendimle mutluyum. Bir bana daha gerek yok etrafta. Ayrıca zaten yenilikler çatışmalardan doğar.
Yorum Gönder