19 Şubat 2010 Cuma

Co-existence



Beraber varolabilmek lazım...


Mükemmel ilişki tanımını kurcalıyorum bir süredir kafamda. Kimileri öyle bir şeyin olmadığını, bu tanım ve kalıplarla uğraşmadan sadece yaşamam gerektiğini söylüyor, belki de haklılar. Yine de alamıyorum kendimi, formüller kuruyorum, manifestolar hazırlıyorum, tüm dünyadaki ilişkileri kurtaracak çözümler düşünüyorum. Bir şey oluyor mu? Elbette hayır


En azından şunlar olmalı ama

**Çiftler iki insanın füzyona uğramasıyla oluşan garip ucube yaratıklara dönüşmemeli. Tek fikir, tek hareket, tek istek, tek arzu, tek endişe, tek mutsuzluğa dönüşmemeliler.

**Bir taraf diğer tarafı domine etmemeli, Hadi domine eden tarafı anlıyorum, belki ego tatmininden olaydaki yanlışı göremiyordur da, çekinik taraf sen hiç kendinle başbaşa kaldığında düşünmüyorsun? Hmmm karşındakine yapışmaktan kendinle başbaşa kalacağın vaktin olmuyor değil mi?

**Dünya görüşleri, siyasi görüşler, müzik, film, kitap zevkleri ve hatta en basit refleksler aynılaşmamalı. Hani en baştan beri birbirinin tamamen aynısı iki insansanız anlaşılır ama siyah ve beyaz kontrastlığındaki iki insanın ilişkisinden çıkan kirli siyah ya da koyu gri kötü oluyor yahu. Hiç bir zaman saf bir gri oluşturamıyorsunuz çünkü.

**Artık bir çiftsiniz diye her şey beraber yapılmamalı. İki insanın da ayrıca hayatları olmalı. Kimse kimsenin alanını kısıtlamamalı. Ne bileyim, arada kendi arkadaşlarınızla da görüşün, arada yalnız kalıp kendinize zaman ayırın, ama ne yazık ki böyle talepler taraflara hakaret gibi geliyor çoğu zaman.

**Arkadaş evlat edinilmemeli. Sonra ileride bir gün ayrılıyorsunuz ve olan önce birinizin arkadaşı olup sonra ikinizle de aşırı samimileşen zavallı insana oluyor.

**Artık bir sevgiliniz var diye yapacağınız planlar ertelenmemeli. O planlar sevgiliniz gelmeden önce de vardı ve muhtemelen o gittikten sonra da olacak. Düşünsenize bir yıldır bir tatil, bir hobiye yönelik kurs ya da en basitinden spor salonuna yazılmak gibi bir plan yapıyorsunuz ve o gelince hepsi çöpe atılıyor. Yok oluyor mu? Elbette Hayır. Ukte oluyor, her mutsuzlukta karşı tarafa suçu atacağınız ukteler oluyor. O yüzden ertelemeyin, hepsini yapın. Evet, ilişkiyi bozabilir bu kadar kişisel plan yapmak ama içinizde patlayacağına elinizde patlasın.

**Yine güven sorununa geliyoruz. Aramıyorsa aramasın kardeşim. Kasmayın, iğneleyici mesajlar da göndermeyin. Size verilen değerin, arama ve mesaj toplamının karekökünün, Fielding&Hornby İlişki Katsayısıyla çarpımından ortaya çıktığını düşünüyorsanız artık bu postu daha fazla okumayın, zira farklı dünyaların insanlarıyız sizinle kuzum.

**İki taraftan birinin kişisel mutsuzluğu, endişeleri ilişkinin gündeminde en üst sıraya oturmamalı. tamam apatik olun, birbirinizi umursamayın demiyorum da. Karşı tarafın tamamen kendi hayatıyla ilgili ve muhtemelen ne yaparsanız yapın çözemeyeceğiniz bir sorununun sürekli üstüne giderek o sorunun ortadan kalkmasını sağlayamayacaksınız. Olur da o bu sorunları sürekli bahane ediyor ve/veya bunlardan ikincil kazançlar elde ediyorsa, gidin ve başka bir sevgili aramaya başlayın.

**Modeller ve kalıplardan uzak durulmalı. Evet, hepimizin kafasında ideal insan var, ama şunu artık öğrenin öyle biri yok! En iyi ikinci alternatifi bulmaya çalışıyoruz hepimiz, ama sen buna rağmen "Ayrıldık, çünkü izlettiğim Lynch filminden bir şey anlamadı" diyorsan "sen ne anladın ki bebeğim" derim. Hayatta başarılar dilerim

**Bu yazdıklarıma çok kafayı takmamak lazım. Eğer "o an" yaptığın/sana yapılan herhangi bir şey seni ve/veya onu(ahah veya'yı bencil okuyucularım için ekledim) mutlu ediyorsa anı yaşamak lazım. Zaten biteceği varsa mutlaka başka bir yerden patlar ve biter.

8 yorum:

alice in prague dedi ki...

vay anasını dedim:)
aynı biz dedim sonra da :)
az önce şey oldu bi şey konuşuyoruz dedi ki eve çıkınca katı meyve sıkacağı alcam kendime her bok olcak evde filan dedi bende çok gereksiz öğrenci evinde dedim ne gerek var sonra hiç bi işe yaramicak onlar dedim bunun üstüne o kendini savundu ben kendimi savundum.üçüncü tekil şahıs da dedi ki ne kadar farklı düşünüyosunuz birbirinizden dedi bende i'm lovin it dedim.içimden.

Sel dedi ki...

Görüşmeyeli Marie Claire olmuşsun? : )

Katıldıklarım da oldu katılmadıklarım da. Ama sanırım genel olarak katılmadığım tek bir konu var.

Çok önyargı var bu yazıda, çok fazla duvar var, kurallara boğulmuş. Başı ve sonu olan, deneyimlenen ama içleştiremediğin, yalnız kalmamak adına yeğlenen herhangi bir ilişki için düşünülebilir.

O iki insanın karakteri nasılsa ona göre yürür ilişki, zaten bu yüzden anlaşabiliyorlardır, huzurun kaynağı o "lame" hallerdir.

"Yanlış yapıyoruz bazı şeyleri" diye düşünmeye başladığın an aşk biter bence.

*Ha belki de iki kişi vardır, zaten bu maddeler onların doğasındadır, dediğin doğruyu yaşarlar içtenlikle. Bilemem.

Kişisel notum: Hayatı ortaklaştırmak güzeldir, en güzelidir. Daha doğrusu bunu yapabilecek düzeyde olmak büyük bir şanstır. Ve doğruyu bu şekilde yaşıyorsan zaten bundan kimse de rahatsız olmaz, olmamalı.

DUST OF MINE dedi ki...

"...çekinik taraf sen hiç kendinle başbaşa kaldığında düşünmüyorsun?"
acaba kaç kişi uygun vurguyla okumuştur bunu. öyle değil? :)

-sevgilim, aynı zamanda da anlayışlı en yakın arkadaşım- kıvamı yazdıklarının 90% ınını sağlarmış gibi geliyor.

October Swimmer dedi ki...

ahah direkt yöresel girişmişim, bizim oralarda soru edatı yoktur. İtalyanlar gibiyiz, vurguyla yapıyoruz her şeyi değil? :)

Nöbette yazdım dün gece bunları, sonra baktım imla hatalarına, düzeltesim gelmedi, ayıbımla sevin beni dedim kldşsakdl


bu arada öyle bir kıvam var mı ki

DUST OF MINE dedi ki...

yöresel takılım hoş olmuş, hem existence ı düzeltme eşiğinin daha altında, bence de dağınık kalsın hocam :)

kıvam demişken, evli çiftlerin -artık arkadaş gibi olmuştuk o yüzden boşandık- kalıbı aklıma geldi. yok galiba öyle bir kıvam ben uydurdum. huzursuzluk, daimi didişme ne zamandan beri hayata heycana katan faktörler bilemiyorum, ama genel algı bu yönde sanki...

Unknown dedi ki...

cynical

maRLa dedi ki...

ya du ben söliiim, evet öyle bir kıvam var:)

bu arada yazdıklarına katılıyorum ama bunlar yaşadıkça varılan kanılar olur genelde, yani bir ilişkinin başında ben böle böle olcam falan olmuyor, zira bende öyle olmadı.

5 yıllık bir ilişkim var, yanımdayken farkedemediğim ya da farkettiğimde beni çok da rahatsız etmeyen şeyler onun 5 aylık askerliği boyunca beni aşırı düşünmeye zorladı. "ben böyle değildim, lan höt ne oluyor kendine gel" moduna girdim. zaten yalnızlığı severdim, kafama göre takılmayı falan, o nedenle geldiğinde ona alışmak zaman aldı, herşeyi de açıkça söyledim. şuan aynen de tarifinde bulunduğun gibi bi ilişki yaşiyoruz ve inanılmaz hoşuma gidiyor. 2miz de rahatız.

en iyi arkadaş kıvamıysa cidden var ya, mesela ben ayrılsam bile onu hayatımdan çıkaramam, çnkü yaşadığım ruhsal rahatsızlıkları kendisi yaşamadığından anlayamamasına rağmen anlamsız bulmamıştır ki bu benim cidden önemli.hem beraber geçirdiğimiz vakitler de deli gibi eğlenceli, öyle vıç vıç sevgililik mi böööğğğkkk!!!!

Adsız dedi ki...

"Modeller ve kalıplardan uzak durulmalı. Evet, hepimizin kafasında ideal insan var, ama şunu artık öğrenin öyle biri yok! En iyi ikinci alternatifi bulmaya çalışıyoruz hepimiz.."
demişsin ama on maddelik bi "böyle olmalı" tanımı yapmıssın adamm.
?
ve bende ısrarla diyorum ki olmaz böyle iş:) bu ne biliym çok ısmarlama olur sanki düşünsene "tam istediğin biri" herkes tek ve biricikken imkansız geliyo bana.içinde bende böyle düşünüyorum dediğim şeyler var yok değil ama birinin kafasında böyle şeyler belirlemesini doğru bulmuyorum.