Maçtan önce Diyarbakır tribününde izlemek gibi planlarımız vardı ama kader ve Karşıyaka tribünlerinde olursak daha güvende oluruz(!) düşüncesiyle kendimizi kapalı tribünde bulduk. Çok da isabetli olmuş, zira bir aydır İzmir'e yağmayı reddeden yağmur geri dönüşü için bu geceyi seçtiğinden 2 saatlik bir duştan kurtulmuş olduk. Bunun yanında ödediğimiz bedel ise, Diyarbakır'ın 1-0 kazandığı maçta attığımız gole sevinememek, hatta adaptasyonu abartıp Karşıyaka'nın kaçırdığı penaltıya ve pozisyonlarına üzülüyor gibi yapmak ve Karşıyaka tezahüratlarına katılmak oldu. Bununla yaşayabilirdik. Gecenin bombası ise, benim ikinci yarıdaki Diyarbakır kontratağını gol sanıp üzülme numarası yapmam ve çevredekilerin bana anlamsız bakışları oldu.
Oradaydık ve korkuyorduk.
Her ne kadar rakip tribün de olsa, ben Karşıyaka seyircisini çok sevdim. Küfür yoktu, elbette bireysel tepkiler vardı, en önemlisi Diyarbakırspor'un her deplasman maçının birinci dakikasından itibaren başlayan bir klasik, "pkk dışarı" tezahüratı yoktu. Hatta maç öncesi Diyarbakırspor'u tribünlere çağırıp alkışladılar bile. Gerçekten sevindirici...Güzel bir akşam oldu, tek parça halinde eve dönmek, maç çıkışı uzun süredir özlenen nargileye kavuşmak... Bunlar güzel şeyler
1 yorum:
karşim keşke ben de oralarda olabilseydim. şimdi başlayıp ard arda tüm futbol filmlerini izliycem...
Yorum Gönder