14 Aralık 2008 Pazar

Annie Hall

http://www.moviewallpapers.net/images/wallpapers/1977/annie-hall/annie-hall-1-1024.jpg

Utanıyorum! 30 yılı aşkın bir şaheseri daha dün izlediğimden ötürü utanıyorum. Annie Hall, sağdan soldan iyi referanslarla duyulan ve hep "bi ara izlerim" ile geçiştirilen bir filmdi benim için, dün geceye kadar...

Dönem Filmi klişesinden hazzetmem, üstelik bir film çekildiği zamanı anlatıyorsa dönem filmi olmaz, lakin o filmi çekildikten 31 yıl sonra izliyorsanız işler değişir. Annie Hall'u bu açıdan dönem filmi olarak etiketlemekte sakınca yok. Film, bize bir aşk hikayesi sunuyor hatta sinema tarihinin en ünlü çiftlerinden birini yaratmış oluyor, ama bu filme sadece bir romantik komedi olarak bakmak büyük hata olur. Woody Allen,bize aşk dışında, 70'lerin politize, terapistlerini (pardon freudian analistlerini)Bergman ve Fellini'li yabancı filmlere merak salmış, aktivist New York entellektüellerini ve onlara olan garezini de sunuyor. İçinde bulunduğu dönemin ikonlarının bolca kulaklarını çınlatıyor(öz. Bob Dylan). Beverly Hills dünyasına bolca saydırıyor(Hollywood'da günümüzle 30 yıl öncesi arasında bir fark olmadığını görmek ilginç) ve o zaman oldukça popüler olan madde kullanımına da dokunduruyor. Filmdeki çifti basit bir aşk hikayesindense yukarıdaki çerçeve içinde değerlendirmek gerek.
http://g-ecx.images-amazon.com/images/G/01/dvd/Annie-Hall.jpg

Filmi, babannem gibi size başından sonuna kadar anlatma niyetim olmasa da bir iki kelam etmek isterim. Alvy, saflığından ve içtenliğinden etkilendiği, cehaletine rağmen aşık olduğu Annie'yi yukarıdaki bütün nefret ettiği şeylere çevirmeye çalışıyor. İçgüdüleriyle hareket eden fotoğrafçıyı estetik bir perspektif kazanmaya zorluyor. Güzel sesli ancak asla sahne duruşu olmayan özgüvensiz şarkıcıyı büyük kontratlar kovalayan diva olmaya itiyor. Cıvık bir edebi zevki olan taşralı kızı hediye kitaplarla, kurslarla ehlileştirmeye çalışıyor. Kısacası sevdiği Annie'yi, nefret ettiği entellektüeller durumuna getirmeye çalışıyor. Sonunda yarattığı yeni insan, eskiden ona büyük hayranlık besleyen, konuşurken heyecanlanan, "La-di-da" diyen Annie, artık ondan bile daha büyük biri olarak ve en nefret ettiği yere Los Angeles'a yerleşiyor ve "onlardan" biri haline geliyor.

Filmin en vurucu kısmı ise "interaktif" olması. Yani Woody Allen'in, sokaktaki figürasyonu filme dahil etmesi, Flashback'lere dahil olması, masal çizgi filmi adapte etmesi... Ve bunu yaparken eğreti hissi vermemesi.

Filmden alıntıyla bitirmek istiyorum da her replik potansiyel taşıdığından ne yazacağımı bilemiyorum. En iyisi en sondakini vermek:
"I thought of that old joke, y'know, the, this... this guy goes to a psychiatrist and says, "Doc, uh, my brother's crazy; he thinks he's a chicken." And, uh, the doctor says, "Well, why don't you turn him in?" The guy says, "I would, but I need the eggs." Well, I guess that's pretty much now how I feel about relationships; y'know, they're totally irrational, and crazy, and absurd, and... but, uh, I guess we keep goin' through it because, uh, most of us... need the eggs.
"


Not: Farkettiyseniz Hiç Diane Keaton Demedim.

9 yorum:

Pyromancy dedi ki...

Amadeus'u izlemeni tavsiye ediyorum...Mozartla ilgili birçok düşüncemin değişmesine sebep olmuştur.Tek geçerim.Yine de...
'Bütün güzel zihinler hastalıklı mıdır?'

October Swimmer dedi ki...

İzledim, beğenerek. Olan zavallı salieri'ye olmuştur o filmde. Klasik "bir-kötü-adam-bulalım" holywood anlayışına kurban gitmiştir.

MAgazinsel güzel zihinler hastalıklıdır, çünkü hem zeki hem hasta olduklarından ünlü olmuşlardır.

leylak sarabi dedi ki...

ahha! yiğitlerde izlediğimiz film amadeus muydu?

October Swimmer dedi ki...

evet, senin sonunu izlemediğin film hani

leylak sarabi dedi ki...

ühü, sonunu izlemek için kaç aydır onu arıyorum ben de. izlediğim kadarını da uyurken izlediğim için aklımda kalan görüntüler rüyayla karışık olduğundan bulamadım. :)

Sera dedi ki...

Ben de izlemedim hala bu filmi niyeyse ama Vicky Christina Barcelona'dan çok daha fazla merak ettiğim kesin. Ya da diğer Scarlet'lı filmlerden. Allah korusun!

Niye Diane Keaton demedin hiç, o da merak konusu oldu.

October Swimmer dedi ki...

kendisinin zerafetini ve mükemmel oyunculuğu için ne dersem az gelir diye demedim hiç.

Aphraell dedi ki...

Burda görüp indirmiştim, az önce izledim, bu adamın mizah anlayışını seviyorum ya. absürd ama eğreti değil, bazen saçma ama asla boş değil. güzeldi güzel.

October Swimmer dedi ki...

güzel güzel ama bu adamın son filmleri bu filmlerden çok uzak ya. en son scoop'u zorla tolere edebilmiştim. Herkes bir zamandan sonra emekli olmalı bence