Yanlış anlaşılmasın, şikayet etmiyorum, zira şimdinin öğleden sonra programlarındaki saçmalıklar, izdivaçlardansa ben yine de 80 öncesi, şanslıysam 70 öncesi Yeşilçam'a razıyım. Hatta öperim de başıma koyarım.
Belki bu yüzden çocukluğumuzu bitirdiğimiz anda önümüze çıkan grunge akımını çok sevdik biz, belki gizli bir ajanda hazırladı bizi bu filmlerle melankoliyi vücutlarımıza usul usul zerk ederek. O gizli ajanda her ne yapıyorsa şimdiki kuşağı da bahsettiğim saçma programlarla bir şeye hazırlıyor. Ortaya nasıl birşey çıkacağını bilmek bile istemiyorum.
Sözü daha fazla uzatmadan listemize geçmek istiyorum.
5- Şakayla Karışık(1965)
4- Aşk Hikayesi(1971)
3- Bir Şoförün Gizli defteri(1958)
2- Canım Kardeşim(1973)
Tarık Akan, Halit Akçatepe, Metin Akpınar, Kemal Sunal ve Adile Naşit'i buluşturan filmlerden bir başkası... Ertem Eğilmez, hepimizi kahretmek, boğazımızda düğümler yaratmak amacı güdüyor. Üzüyor bizi hem de çok üzüyor. Kanser olan, bunu öğrenip arkadaşlarına bilye miras bırakan küçük Kahraman'a üzülüyoruz. Ertem Eğilmez hüzün veriyor, lakin ajite etmiyor. Kollarını iki yana açıp "Gitme diyeydim deee" diyen bir babaya rastlamıyoruz mesela filmde. Televizyon hasretiyle yanıp tutuşan küçük, ölen çocuk, kavuştuğunda o kdar mutlu oluyor ki hatta o kadar mutlu ölüyor ki, ölen çocğun yüzündeki o gülümseme, sinema başındaki cefakar izleyiciye teselli ikramiyesi oluyor
1- Yavrum(1970)
Geldik listenin şampiyonuna. Orhan Aksoy'un yönettiği, Ayşecik(Zeynep Değirmencioğlu), Semra Sar, Metin Serezli, Suzan Avcı ve Münir Özkul'un oynadığı bu filmde, Emine'nin, kocasının askere gitmesinden sonra yanında çalıştığı kötü kalpli insanlar tarafından oyuna getirilmesi, çocuğunun elinden alınması ve yıllar sonra çocuğuyla tekrar kavuşmasını izliyoruz. Filmin konusu yeterli olsa dahi, Bu filmi listenin şampiyonu yapan tek bir unsur vardır: "Kara taş". Çocuğunu kaybeden Emine'nin bebeği yerine, kara bir taşı bağrına bastığı sahne, izlediğim filmler arasında gördüğüm, en maksatlı sahnedir. Buradan yönetmene seslenmek istiyorum. "Ayıptır, 9 yaşında bir çocuğa yapılmaz bu kardeşim!!"
Evet, listemiz budur. Siz de, yorumlarınızla kendi can alıcı filmlerinizi paylaşınız efendim.
2 yorum:
Türk yapımı olmasa da en vurucu Türk filmi olarak Dancer in the Dark'ı aday göstermek istiyorum kendi listemde. Fahri Türk filmi ünvanı verilmeli bence ona.
"Dönüs" de iyidir.
Yorum Gönder