10 Şubat 2009 Salı

Tolga


Bugün, dünyevi işler keşmekeşi içinde, askerlik şubesinde tecil işlerini halletmeye çalışırken öldüğünü öğrendim senin. Bir önceki gün nelerden şikayet ediyordum... Bizim türlü çabalarla nisan tusunun sonrasına atmaya çalıştığımız mecburi hizmete koşa koşa gitmeye çalışırken hatırlıyorum seni. Bir de üç ay önce, annemlerle beraber seni de havalanına bıraktığımı... Kendi koca çantanın ağırlığına aldırmadan bir de babamın elindeki çantaya yardım etmeye çalışıyordun...
....

Akşam Yiğit'le konuşuyorduk, "O kadar büyüdük ki, artık arkadaşlarımızın ölüm haberlerini alıyoruz" dedim. Keşke bu kadar büyümeseydik.

27 yaşında, bir aylık doktorken, hayatının hasta yetiştirdiğin Diyarbakır'dan, çalıştığın Şırnak'a dönerken, bir ambulans içinde bitmesi ne kadar acı. Her şeyden öte 27 yaşında ölmek ne acı...

Hoşçakal Tolga...

3 yorum:

operadaki fantom dedi ki...

başın sağolsun...

Pyromancy dedi ki...

''an gelir
paldır küldür yıkılır bulutlar
gökyüzünde anlaşılmaz bir heybet
o eski heyecan ölür
an gelir biter muhabbet
şarkılar susar heves kalmaz...

ugur parildak dedi ki...

başın saolsun kardeşim.