**21 Mart'ta başlayıp, 9 Nisan'da bitti. En az
190 saat ders gördük.
700 kişiden fazlaydık. Salon
Kocatepe Kültür Merkezi'ydi.
**Ders bitişi ve girişlerini temsil eden müzikler vardı, Her ders sonunda ara verilirken enstrümantal bir şarkı çalınırken, Derslere giriş müziği
Hadise- Düm Tek Tek'ti. Şimdi beraber bir hesaplama yapalım: 190 saat ders gördük, en az 190 defa Hadise'nin şarkısını bize baştan sona dinlettiler. Hatta daha da ileri gidelim, 3 buçuk dakikalık bu şarkıyı toplamda yaklaşık 600 dakika boyunca dinlemiş olduk. Bir başka deyişle bize 10 saat Hadise dinlettiler(yazıktır günahtır). Doğal olarak söz konusu şarkının sözlerini baştan sona ezbere biliyorum. Hatta nerede back vokaller giriyor, nerede ritm değişiyor hepsini anlatabilirim.
**Her sabah gün başlarken bize motivasyon amaçlı, milli takımın
Euro 2008 ve
2002 Dünya kupasındaki başarılarını anlatan klipler izletiyorlardı. en az 10 defa
Çek Cumhuriyeti maçının gollerini izledik, sonra ben o klipler bitene kadar salona girmemeyi tercih ettim, zira ilk dersler boyunca gözümün önünde sürekli
Hamit ortalıyor,
Cech elinden kaçırıyor,
Nihat boş kaleye atıyordu. İzlemeyince kurtuldum
**Her gün saat 16 veya 17'deki derse girerken, 5 dakikalık "
Ali Saati" adlı(Ali'nin anlamının ne olduğunu çözebilmiş değilim)bir etkinlik vardı. Rahatlatıcı bir müzikle, şarkı bitene kadar hayal kurmamız isteniyordu, salonun yüzde onu bu etkinliği ekstra ihtiyaç ve kahve molası olarak değerlendiriyordu. Ben ise verdiğim paranın bütün karşılığını alma peşinde olduğumdan, hepsine katıldım:)
**
Eftal Bey Adlı bir "
NLP uzmanı"mız vardı, yukarıda anlattığım etkinlikleri muhtemelen o planlıyordu. NLP uzmanlığı tam olarak nasıl bir ünvandır, kim verir bilemiyorum; ama ilk günlerde pek kanım ısınamasa da, sonra kendisinin iyi niyetli olduğuna karar verdim. Çabalıyordu...
**Bazen birden ışıklar sönüyordu ve mikrofonu kapan Eftal Bey aniden "Kazanacak mıyız?" diye bağırırken, bütün salon bir ağızdan "Kazanacağız" diye yanıtlıyordu. Aklıma
Requiem for a dream geldi, utandım, bağırmadım.
**İki defa Halk oyunları ekibi getirdiler, İkincisinde salondan da katılım oldu, sahnede büyük bir halay oluşturuldu. 700 doktorduk ve halay çekiyorduk...
**İkinci gün çok ağır grip oldum, bir önceki gün iki yanımda oturan şahıstan kaptığıma eminim, kamp boyunca ondan nefret ettim. İyileştikten sonra yakınımda hapşuran ve öksürenlerden de...
**Kampın son günü, son dersten sonra, dersane sahibi ve bütün hocalar ayrı ayrı sahneye çıkıp başarı dilediler. Orada olamayanlar video klipler aracılığıyla ilettiler hatta bazılarına telefonla canlı bağlanıldı. Tam "vay be!" demişken, hocalardan biri kemanıyla diğeri klarnetiyle sahneye fırladı. Gecenin can alıcı noktası ise tüm hocaların ve dersane çalışanlarının sahnede "
Eski dostlar" şarkısını söylemesi oldu.
**Şimdilik aklıma gelen detaylar bunlar. "19 gün bir çırpıda geçti" klişesine hiç başvurmayacağım çünkü ilk günler gayet de geçmiyordu.
**Yukarıda okuduklarınız size absürd gelebilir, meslektaşlarımın yaptıklarından utandığım ve bu yüzden anlatmayacağım bazı şeyler de var, lakin TUS Kampı, tusa hazırlanan bir insanın son 20 gününü en iyi geçirebileceği seçenektir. Şimdilik sadece bunu söylerim, sınav sonuçları açıklandıktan sonra daha iddialı da konuşabilirim:)