Pencereden dışarı bakan adam tehlikelidir. Pencerenin dışındaki dünyada neler olduğunu merak eder. Pencerenin dışındaki hayatlara özenir. O an için de olsa pencerenin dışında olmayı hayal eder.
Pencereden dışarı bakan adam, pencerenin gerisinde olanlara karşı ilgisini yitirmiştir. Ya da buna kendini inandırmıştır. İkinci seçenek daha kötüdür.
Pencereden dışarı bakan adam, sokaktan geçen insanların hikayelerini merak eder. Onların herhangi birini kendisiyle beraber, pencerenin gerisinde düşlemez, zira bir süre sonra yine pencereden dışarı bakacağını biliyordur.
Pencereden dışarı bakan adam, ara sıra pencereden içeri bakan adam olur. Kendisine sokaktan geçen insanların gözüyle bakar, ya da sokaktan geçen vücut bulamamış, öylece havada süzülen grotesk bir "göz" aracılığıyla... Böylece kendi hikayesini okumaya çalışır. Sanki kaçırdığı bir şeyler vardır ve bu şekilde bunların neler olduğunu anlayacaktır. Aslında içten içe bunu, sadece yaptıklarını, seçimlerini "objektif bir bakış" illüzyonuyla meşrulaştırmak için yaptığını bilir.
Pencereden dışarı bakan adam için pencerenin dışında olan şeyler dünyanın en güzel şeyleridir. Pencerenin dışında hayat vardır. Pencerenin dışında herkes mutludur. Bu "mutluluğu" aramak için pencere dışındaki hayata karışmaya çalışma teşebbüslerinin hepsinde, anında pencere gerisini özler.
Pencereden dışarı bakan adamın ait olabileceği tek yer pencerenin gerisidir. Pencereden dışarı, pencereden dışarıdakilere bakmaya, sadece bakmaya devam edecektir. Bu esnada pencerenin gerisinde gerçekten olan biteni kaçırmaya mahkumdur.
1 yorum:
Bu başlığa Matthew Arnold'ın şiiri 'dover beach' gider.
The sea is calm tonight.
The tide is full, the moon lies fair
Upon the straits; on the French coast the light
Gleams and is gone; the cliffs of England stand,
Glimmering and vast, out in the tranquil bay.
Come to window, sweet is the night air!
işte böyle devam ediyor, neyse..
Yorum Gönder