11 Ocak 2012 Çarşamba

Güncellemeler 21:Kış


***Kışı iliklerime kadar hissediyorum bugünlerde. Hava iyice soğudu İzmir'de ve ben her kış yaptığım şeyi yapıyorum. Hiç bir şey yapmıyorum.

***Hiç bir şey yapmamak derken, yanlış anlaşılmasın "Office Space" tarzı hiç bir şey yapmamak değil. Ancak yılbaşı ikramiyesi bana çıkmış olsaydı o zaman hiç bir şey yapmama lüksüm olurdu. En büyük hayalim de oydu, ancak ne yazık ki şimdi en azından bir yıl daha çalışmak zorundayım. En azından 2013 yılbaşı çekilişine dek.

***Gerçi hayatımda değiştirdiğim şeyler yok değil. Mesela spora başladım sevgili okur. 3 aydır aksatmadan haftada en az 3 gün spor salonuna gidiyorum. Herkes gibi ben de bir ay gider, sonra bırakırım diye düşünüyordum, ama şimdiye dek sorunsuz devam ediyorum. İyi de hissettiriyor açıkçası. Ayrıca biraz da motivasyon kaynağı olmalı benim için, zira buradan defalarca yapmak istediğim ve sürekli üşendiğim ya da ertelediğim şeylerden bahsettim. Birine başlayıp devam edebiliyorsam, diğerlerini de yapabilirim. Hazır iş yüküm ve nöbet sayım azalmışken...

***Evet, nöbet sayım oldukça azaldı. 2 yılı aşkın çileden sonra ayda 3-4 nöbet tutmaya başladım. Artık zamanı da gelmişti, zira sonuna yaklaşıyorum ihtisasın. 1,5 yılım kaldı. Bu gerçek bir yandan hoşuma giderken bir yandan da üzücü. En basitinden yaklaşık 10 yıllık İzmir'de kurulan bir düzenden bahsediyoruz. Ayrıca 1,5 yıldan sonra askerlik ve tekrar mecburi hizmete de gitmem gerekiyor. Sanırım en fazla bu şehirden ve bu şehirde edindiğim alışkanlıklardan ayrılıyor olmak kötü.

***Kışın eve kapanmanın güzel bir yanı var. Gece dışarı çıkacağınız o haftasonunu bekliyorsunuz. Cuma oldu mu ayrıca bir keyifleniyorsunuz. Ben yazın her akşam yaptığım şeyleri, kışın haftada bir ya da iki akşam yapabiliyorum. Aslında düşünecek olursak, zaman açısından değişen bir şey yok, her akşam yapmaya da bir engel yok, ancak doğamız gereği hepimiz kış akşamlarında birer barınak arıyoruz.

***Çıktığım zaman da çok özel şeyler yapmıyorum, hep aynı yerlere, aynı insanlarla gidiyorum. Bir önceki yazıda bahsettiğim müdavimim ben. Hep aynı yerlerde aynı insanlarla olmak keyif veriyorsa, insan neden daha fazlasını arasın ki. Demem odur ki şurada birlikte olduğum bir kaç insan, takıldığım bir kaç yer var. İzmir'den ayrılık vakti yaklaşınca onlardan daha detaylı bahsederim. "İzmir'de özleyeceğim yerler" diye bir kaç yazı yazarım belki, kimbilir?

***Kabul etmeliyiz ki, hayatın belli bir evresinden sonra yeni insanları dahil etmek zorlaşıyor. Tamam, kulağa orta yaşlı biri gibi gelmiş olabilirim, ama siz de takdir edersiniz ki özellikle üniversite yıllarından sonra yeni arkadaş edinmek zor oluyor. Çünkü arkadaşlık biraz çay gibi, demlenmesi, dinlenmesi lazım iyi tad vermesi için. Üniversite yılları da bu zamanı veriyor. Üniversite bitip iş hayatı başlayınca ise hayatınıza giren insanlar etiketlenmeye başlıyor. Öğrenciyken tanışmış olsanız çok iyi arkadaş olacağınız insanları sırf iş arkadaşınız diye doğal olarak hayatınıza çok dahil etmek istemiyorsunuz.

***Lisenin son dönemlerinde ve üniversitenin ilk yılında çok fazla fantastik kurgu okurdum. Bilemiyorum, belki içinde bulunduğum döneme uygun olduğu için, iyi hissettirdiği için okuyordum. Sonra bir gün yine bir serinin ortasındayken daha fazla okumamaya karar verdim, zira okuduğum çoğu seri birbirinin aynı olay kurgusuna sahip, yol hikayeleriyle harmanlanmış, çoğu zaman ucuz alegorilerle dolu sabun köpüğü kitaplardan ibaretti. Ben de bıraktım. Üzerinden 10 yıla yakın süre geçti. HBO, Game of thrones'un ilk sezonunu yayınladı. Sadece merak ettim diğer sezonlarda ne olacak diye, ve sonra kendimi internetten kitap sipariş ederken, cilt cilt A Song of Ice and Fire okurken buldum. Sonuç mu, yaklaşık 3000 sayfadan fazla okudum ve hala aynı şeyleri düşünüyorum sevgili okur. Tamam, diziyi izlediysen sen de göreceksin sağlam karakterler ve güzel bir kurgu var ve iyi vakit geçirtiyor.  Ancak basit düşünecek olursak kitaplar, içine ejderhalar ve kadim güçler(spoiler vermeyelim) serpiştirilmiş ortaçağ Avrupası analojisinden ileri gitmiyor. Ne yazık ki bir kez başladığım için, hala yazılmayan iki cildi dahil sonuna dek okumak zorundayım.

***Hatta en iyisi ben bu yazıyı da burada kesip dördüncü cildi okumaya devam edeyim...


Hiç yorum yok: