2 Eylül 2008 Salı

Diyarbakır

1984-2002 arası hem gecem,hem gündüzüm olan şehirden,2004 kışından kalma manzaralar:


Cahit sıtkı tarancı'nın evinden bir kare. Taş avlulu eski Diyarbakır evlerinden belki en sonunculardan biri bu ev. şimdi müze olarak kullanılıyor.


Yine aynı kış,Ulucami. eski bir roma kilisesinden çevrilen anadolunun ilk camilerinden biri olan ulucami,görkemli sütunlarıyla ilginç bir cami. Ayrıca şehrin de en ünlü camisi...



Bu da ünlü diyarbakır surlarından ufak bir kare. meraklısı surlara buradan bakabilir.


Diyarbakır'ın taş evlerinden birinden bir desen. Eski taş avlulu evlerin hepsi eski bir volkan olan karacadağ kaynaklı bazalt taşlarından yapılmış. içi delikli bir taş olan bazalt kışın dondurucu soğuğunu dışarıda tutarken,yazın cehennem diyarbakır sıcağının da evin içine girmesini engelliyormuş. Desenin Gondor'un ak ağacını hatırlatıyor olması da ilginç...
Sonuncusu da balıkçılarbaşı'ndan 4 ayaklı minare. Balıkçılarbaşı için şehrin eski zanaatçı bölgesi diyebiliriz,eskiden çok revaçta olan bakır ustaları,marangozlar vs. buralarda ticaret yaparlarmış. Şimdi ise Dağkapı'dan başlayan "çarşı"nın devamı. Ama ara sokaklarda tadabileceğiniz en güzel kebapları,güveçleri bulabilmek mümkün!

Not: fotoğraflar aşağıdaki makineyle çekilip,taranırken tecavüze uğradılar.

Hiç yorum yok: