Aşk... Herkesin ağzında sakız,konuşulan,dinlenen,izlenilen her iki şeyden biri direkt aşk diyor diğeri de bir şekilde refere ediyor adeta. Bu durum beni de aşk üzerine düşünmeye sevk etti açıkçası,hayatıma şimdiye kadar giren o kadar insandan hangileri için "aşık oldum" derdim? diye düşündüm ve böyle bir liste yapmaya karar verdim. Aralarından bazılarının ulaşabileceğini düşünerek,aslında nerdeyse hiçbiri okuyamaz ama,Definitely maybe havasında,her biri için bir rumuz ve google'dan bulacağım ve onu en fazla andıran birer fotoğraf koymaya karar verdim. Kronolojik sırayla gidiyoruz ve işte başlıyoruz.
1- Işıl
Bir numaralı "Aşk'ım" 5 ve 7 yaşlarım arasını kapsar. Haliyle çok az hatırlıyorum,konuyla ilgili bildiklerimin çoğu da annemin ve onun annesinin anlattıklarından ibaret. Buna annesine "Işıl gelsin,arka bahçede oynayalım" demiş olmam da dahil. O yaştaki sosyal çevrem olan apartmanın çocuklarından biriydi. Hayal meyal "bir kere opeyim" diyerek peşinden koştuğumu hatırlarım. sonra okul başladı. Aşkım nefrete dönüşmüş olacak ki kendisine servis hayatını zindan etmeye başladım,babası bir gün gelip beni korkutunca vazgeçtim:) Liseye kadar aynı okuldaydık,en son üniversitedeyken aynı şehirde okuyan,çok yakın bir arkadaşımla beraber olduklarını öğrendim. Ama yürümedi üzüldüm,çok güzel olurdu devam etseydi.
2- Güz
Listemizin iki numarası ilkokul birinci ve ikinci sınıf periyoduna damgasını vurmuş bir insan. İlkokul'un başlaması yeni insanlar ve yeni aşklar demekti ve çok geçmeden ben de bu yeni aşklardan payımı alacaktım. Evet thriller girişimizi de yaptık. Neyse "güz",tayin çocuklarından biriydi,babası doktordu belki mecburi hizmeti için gelmişlerdi, Tenefüslerde bahçede yakalamaca oynamakla başlayan ilişkimiz,biz ne olduğunu anlamadan Güz'ün her fırsatta beni yanaklarımdan öpmeye başlamasıyla fırtınalı bir aşka dönüşmüştü:) Üstelik bunu derste,çevrede insanlar varken de yapıyordu ve ben en bilindik tepkim olan kızarmayla bu öpücüklere cevap veriyordum. Bana her fırsatta ufak hediyeler falan alırdı. Kader bizi babasının çıkan tayiniyle ayırdı:( Uzun süre etkisinden çıkamamıştım,gidişinin. Rüyalarıma girdi bir süre. Öyle gitti,Güz ve ben yarım kaldım. Sonra facebook diye birşey çıktı. Yok heyecan yapmayın,aramadım bulmadım...
3- Kübra
Üç numaramız yine ilkokuldan. ilkokul 4'ten sonra okul değişmiş,yeni ortam yeni arkadaşlar,yeni sıra arkadaşları. İşte en yenisi,Kübra. Herşey bir din dersinde başlamıştı. Hoca,o zaman öğretmen derdik,birşeylerden bahsediyor o sırada ben kübrayı güldürüyorum. Gülünce daha güzel olduğundan daha fazla güldürmeye çalışıyorum. En sonunda iki şey oluyor. Kübra,gülme krizine giriyor ve ben hayatımda yediğim en acıtıcı tokatlardan birini yiyorum öğretmenden. Çok geçmiyor bir ders sonu bana kağıtla bir mesaj geliyor,komik birşey,o yazmış. Ben de aniden kağıda "seni seviyorum" yazıyorum. sonra işte dersaneye beraber gidip gelmeler,bahçede dolaşmalar... O zamanki aklımızla "çıkıyoruz". Sonra araya Anadolu lisesi sınavı giriyor,farklı okullara dağılıyoruz. Yıllar sonra ÖSS öncesi girdiğim son deneme sınavlarının birinde görüyorum onu. ön sıraların birinde oturuyor. Ben birşey demiyorum,sonra yoklamada ismim okununca sıçrayıp arkalara bakınıyor ve "naber,nasıl gidiyor" temalı konuşmalardan yapıyoruz... Sonra facebook denen birşey icat ediliyor,biz orada birbirimizi arkadaş listesine ekliyoruz,arada konuşuyoruz vs.
4- Helin
Yıllar geçiyor,lise yılları,hatta bitmekte olan lise yılları... Helin,ilkokul öğretmenimin kızı,yıllardır bir şekilde aynı sınıfa düşmüşüz. Bazen pek anlaşamamışız,bazen en yakın arkadaşlar olmuşuz ama hep birbirimizin hayatında olmuşuz. Lisenin son iki yılında daha iyi anlaşma trendindeyiz. Müzik konusunda anlaşamıyoruz bir,ben sözler daha önemli diyorum,o melodi diyor... Ona o sıralar edindiğim kızarkadaşlarımı anlatıyorum,tavsiye alıyorum. Evlerimiz çok yakın,okula dersaneye beraber gidiyoruz... Bir gün kendimi ona yıllardır hep aşık olduğuma inandırıyorum,ya da o aralar gerçekten buna inanıyorum ve böyle hissediyorum. Ona özel bir ilgi göstermeye başlıyorum ama hiç açılmıyorum. En sonunda mezuniyet balosunda,alkolle daha evvel pek deneyimleri olmayan vücudumu şarapla stimüle edip onu dansa kaldırıyorum ve oracıkta anlatıyorum neler hissettiğimi. Sonuç: Başarısız. Sonra ÖSS oluyor,onun bir daha sınava girip(bölge birincisi olacağı) benimse şehri terkedip üniversiteye başlayacağım anlaşılıyor. Ben giderken,gittikten sonra bir kaç defa daha deniyorum. Kafamda onun da aşkıma karşılık vereceği,gireceği ÖSS'de benim yanıma geleceği ve sonsuza kadar mutlu olacağımız düşünceleri var. Tabii ki bunlar olmuyor. Denemelerim hep sonuçsuz kalıyor. Travmatize oluyorum bir süre,sonra atlatıyorum ama itiraf etmek gerekirse sonra yaşadığım her ilişkide bu travmanın gölgesini görüyorum. Onu en son görmem 2003'ün karlı bir sevgililer gününde oluyor ve sonra o da,muhtemelen bir daha girmemek üzere,hikayemizden çıkıyor.
5- Sofia
Üniversite yılları,kışları deliler gibi ders çalışılan,yazları Avrupa'ya gidilen yıllar. Polonya ile başlamışız Avrupa serüvenine. Varşova'da staj yapıyorum. geniş bir grubumuz var. İlk günden o çarpıyor gözüme,rahat tavırları ve güzel yüzüyle kanım çok ısınıyor bu İtalyan kıza. o zaman henüz 19 yaşında tazecik bir delikanlı olan benden 4 yaş büyük ve bana ilgi gösteriyor. Grubu atlatıp gittiğimiz şehirleri keşfe çıkıyoruz,romantik yapılar,soğuyan havada paylaşılan ceket,yağmurda sığınılan küçük bir kafe. İki "yabancı"nın,yabancı bir şehirde anadillerinden farklı bir dille anlaşmaları,bunlar ilginç geliyor. Bir gece yine gidilen iğrenç bir mekandan,grup atlatılarak adeta kaçılıyor. Varşova'nın Stare Miasto'su geziliyor. Yakınlaşılıyor,bir otobüs durağında eski püskü bir İkarus'u beklerken öpüşmeye başlanıyor. Kalan günlerin bütün saatleri beraber geçiriliyor. Eve dönülünce telefonlarla internetle bir yıl kadar sürdürülmeye çalışılıyor,dil öğreniliyor,planlar yapılıyor... İşin ironik yanı ise ertesi yaz akıcı bir İtalyanca ile İtalyaya gittiğimde aramızda bir kaç yüz kilometre olmasına rağmen görüşmememiz olur. Sebepleri düşündüğümüzde,üçüncü bir dille yürütülmeye çalışılan aşkta tercümede kaybolan birçok şeyin olması,farklı şehirlerden bile ilişki yürütemeyen milyonlarca örnek olmasına rağmen,farklı ülkelerden ilişki yürütme inadımız ve benim italya'da tanıştığım bir İspanyol geliyor aklıma:) Sonra 5 numara'mız da tek yön olan hayatımdan çıkan yola giriyor ve gözden kayboluyor...
İşte böyle,isimler değişik,resimler değişik ama eminim yukarıda bahsedilenlerden biri okursa kendisinden bahsedildiğini anlar. Gerçi 5 numara'nın türkçe bildiğini sanmıyorum,o büyük ihtimal anlamaz:)
Hazır Top 5 olayına girmişken,High Fidelity ve onla ayırmadığım Reality Bites ile ilgili birer yazı yazmak gerek...
Hazır Top 5 olayına girmişken,High Fidelity ve onla ayırmadığım Reality Bites ile ilgili birer yazı yazmak gerek...
4 yorum:
Top 5 kısa kalmış diyecegim ama garip olcak:)En masumları ilk ikiydi sanırım :) Aşksız kalmaman dilegiyle:)
aslında zorlayarak "aşk" diye nitelendirebileceğim 5 tane çıktı. Aşk çok iddialı bir söz aslında
çok büyük şoktayım. otobüsle gelirken eve ulan böyle bişi yapsam tepki alır heralde diye düşünüyodum. yoksa en büyük arzularımdan biridir hayatımla ilgili sıralamalar yapmak..
top 5 zaman sırasına gitmiş sanki :) yaşattığı heyecanın sıralamasıda böyleyse sen gerçekten hiç aşık olmamış olabilirsin :P
Yorum Gönder